28 Haziran 2010 Pazartesi

köyde hayat

Armutlar olmak üzere bu sene erken oldular nedense..sevgili arkadaşım Dalgaları aşmak bekliyorum toplama zamanı ..ayrıca nar toplama zamanıda geleceksin sözün var burdan da hatırlatayım..
bu kapı süsü nüde evde bulduklarımla yaptım..bayağı becerikliymişim ..sağ olsunlar blog arkadaşlarım banuca  hobicell ve yıldız  bloglarında yayınladıkları bu güzelliklerle de bana fikir veriyor ve şevke getiriyorlar..teşekkürler..
Çoban kadınla sohbet ederek yürüyordum ama resim çektirmedi arkada görünen bir bayan ve çoban..keçileri var devamlı görüyordum o gün sohbet edebildim..
Bu tepe yakınmış gibi görünse de değil çam ağaçları ile kaplı bu tepeye tırmanamadım geri döndüm..
Göletimiz burdaki su ile bahçelerimizi suluyoruz
Bu bitkinin ismini bilmiyorum ormanda o kadar çoktuki hele kokusu harikaydı..
Sebzeler çoşmuş yağmurla her yerden karpuzlar kavunlar semiz otları fışkırmış tabiat ana vermiş yine cömertce bol bol semiz otu yedim sabah kahvaltısında bile
Nektarlar bu yıl çok fazla son yağmurlardan çok dökülmüş ama bahçemizdeki kirpi nin sincabın ve diğer yaşıyan canlılarında hakkı var Onlar daldan koparıp yiyemedikleri için yerdeki haklarını yiyecekler..
Baba ocağından getirdiğim ve rahmetlik annemin en sevdiği çiçeği papatya açmış..diğer çiçeklerimde açmışlar
Duman biz evde olmadığımız sürece kesinlikle kapının önünde yatıyor kulubesine girmiyor..
Ateş bayağı büyümüş ve çok yaramaz paspasımı parçalamış

BİLGE

22 Haziran 2010 Salı

tepenin ardında


Yıllar öncesi güneydoğuda görev yaparken sık sık kırsal kesime göreve giderdik.
Gittiğimiz  görev yerini bağlı olan ilçe kaymakamına , kaymakamı bulamazsak askeri yetkililere uğrayıp bildirmek zorundaydık.
Yine bir yaz günü arkadaşlarımızın çoğu izinde olduğundan bende gitmek zorunda kaldım.
İlçeye geldik kaymakam yoktu , Askeri yetkilide yoktu bize oldukları yeri söylediler yolumuz üzerindeydi uğrarız diyerek yola çıktık .Gittiğimiz ilçe çok dağlık bir arazi yapısı vardı biz ilçe ye bağlı bir köye gidecek ordan muhtarı da alıp  mezraya ulaşacaktık.
Arabamız  arazi arabası olmasına rağmen rakım gittikçe yükselirken bizim arabada su kaynattı. Yolda kaldık kimsenin geçmediği ıssız bir yer. şoförümüz arabayla uğraşırken 2 erkek arkadaşla bende bir ağaç gölgesinde bekliyoruz. Omuzumda korkunç bir ağrı hissettim .herhalde vuruldum diye düşünüyorum nasıl bir bağırma bende dağlarda yankılanıyor .
Böcek sokması imiş meğer şoförümüz hemen bir çamur hazırladı omuzuma bıraktı  yola çıktık .Ağrım gittikçr fazlalaştı neyse Kaymakamın ve Askeri yetkilinin olduğu yere ulaştık hemen koluma baktılar zehirli bir böcek sokmasıymış tedavim yapıldı.Gideceğimiz köyün muhtarıda ordaydı.
Muhtarı da aldık yola çıktık. 1 saat sonra yol bitti yayan gidilecek.
Muhtara soruyorum nerede bu yer  bir tepe gösteriyor hemen onun ardı diyor .
Ben ve şoförümüz çadır kurmuş ,yaylaya çıkmış insanların yanında kaldık.Orda yaşlı bir teyze bana yoğurtla bir ilaç yaptı  ağrım bayağı azaldı.
Yaya olarak göreve giden arkadaşlarımızı maalesef 3 saat bekledik. O zamanlar cep telefonu yoktu ki haberleşelim. Muhtar 1 saatte gider döneriz dediği yer oldukça uzakmış ve gerçekten tepenin ardında ama o tepeye ulaşmak için 3 tepe tırmanmışlar.
Neyse görevlerini kazasız belasız yerine getirdiler ve  evlerimize dönebildik.


Bu yazıyı gencecik fidanlarımızı , ellerine kına yakılan vatan bekciliğine gönderilen  civan larımıza  yapılan kalleşçe saldırılar neticesinde hayatlarını kaybetmeleri üzerine yazdım.
Bizler orda görev yapan , yurdumun değişik bölgelerinden orda görevlerini ifa etmek için bulunan kişilerdik. Bu gün de olsa yine giderdim . çünkü vatanın bir parça toprağı benim için kutsaldır .bu vatan bizimdir.


Şehit kanları ile yıkanan  hala yıkanmaya devam eden bu vatan bizimdir ..




BİLGE


not:resim alıntı

21 Haziran 2010 Pazartesi

DOĞUM GÜNÜ


Ablanın doğumundan tam 2 yıl 10 ay sonra seni kucağıma verdiklerinde, sağlıklı olduğun için yaradana şükretmiştim.
Hamile olduğumu çalışma arkadaşlarım 7. ayda fark ettikleri için ve fazla kilo alamadığımdan eksik kiloyla doğacağını sanıyordum.Doktorum her şeyin normal olduğunu söylemesine rağmen içim de hep o korku vardı çünkü çok az kilo almıştım.
Hala ların ,Amcaların çok sevinmişlerdi. Deden,  Anneannen , Teyzen ,Dayıların da senin gelişine çok sevinmişlerdi; fakat halaların ve amcaların ilk erkek torun olman nedeniyle daha bir sevinç içerisindeydiler.Keşke Deden ve Babaannende görselerdi seni.
Tek erkek torun olman sebebiyle gösterdikleri aşırı sevgidenbiraz şımarmış birazda usanmıştın ki,Amcanın oğlu olduğunu duyar duymaz oh be şükür kurtuldum dediğini dün gibi hatırlarım..
Tek şikayetin benim çalışmamdı .Ev hanımlığı mesleğini seçseydin evde benimle olurdun diye o küçücük ellerinle ellerimi tutar bırakmazdın.
4 yaşındaydın vali olmaya karar verdiğinde.Bir gün Valimiz çalıştığım iş yerime gelmişti.Sen lojmanın balkonunda Valinin gelişini seyretmiş ben akşam eve geldiğimde ben artık Vali olmak istemiyorumdemiştin.Nedenini sorduğumda arabasının kapısını bile açamıyor şöförü açtı kapıyı öyle inebildi dedin.Sana senin anlayacağın şekilde anlattıysamda mantığın almadı ve kesin vazgeçtin..
Doğru bildiğin kararlardan asla vaçgeçmedin.Okumayı yazmayı bilmiyordun bana kitap aldırdığında kitaptaki resimlere bakarak hikayeyi anlatırdın.Çok şükür ki hala kitap okuma alışkanlığın devam ediyor. Her şeye meraklıydın okula bile gitmiyordun bir ara atmosferdeki kara deliğe kafayı taktın kendince çözümler bulurdun ve iyi bir çevreci oldun..Çevreye duyarlıydın en sevdiğin arkadaşınla çiçek koparttı diye 3 gün konuşmamıştın.
Çok adaletlisin,taşınırken bisikletini bırakmak zorundaydın bisikleti olmayan bir arkadaşına bırak dediğimizde hepsinin adını yazıp onlara kura çektirmiş kime çıktıysa bisiklet onda kalmıştı.
Apartmanın önünde yüklüce bir para bulduğunda panik olmuştun sahibini ararken sahibini bulduğumuzda komşu amcaya öyle bir sarılışın vardıki sanki o parayı sen kaybetmişsinde bulununca sevinmiş gibi üzerimden büyük bir yük kalktı demiştin..
Kimsenin hakkını yemedin hakkını yedirme oğlum.
Vicdanlısın bu güzel duyguyu ömrün boyunca sürdür.
Her zaman adaletli davrandın adaletli olmak insana çok şey kazandırır..
Lise 2. sınıfta okuduğun bölümle hiç ilgisi olmayan bir meslek seçtiğini öyle güzel ve mantıklı açıkladınki. bize desteklemek düştü.
Arkadaşlarım can yoldaşlarım, çocuklarım iyiki varsınız
Yaradana şükrediyorum sizin gibi evlat verdi bana
Yollarınız hep açık olsun şansınız bol olsun
Savaşssız barış dolu bir dünyada yaşarsınız inşallah
Doğum günü kutlu olsun ONUR' um gururum,Işığım canım oğlum...


BİLGE

16 Haziran 2010 Çarşamba

The Trendy Blog Ödülü



Sevgili JİVAGO bloğumu The Trendy blog ödülü ile ödüllendirmiş. Kendisine çok teşekkür ederim. Bu ödülün yaratıcısı The Trendy Treehouse adlı blog sahibiymiş.
The Trendy blog ödülünün yerine getirilmesi gereken kurallarıda şunlarmış:
-Bloğunuzda ödülle ilgili post hazırlamak (Size ödül veren kişiye teşekkür etmek)

-Postunuzda ,bu ödüle uygun bulduğunuz 10 blog arkadaşınızı belirtmek
-Postunuzda ödülün logosunu yayınlamak (Trendy Treehouse URL linki vererek)
-Ödülü verdiğiniz 10 blogcu ya haber vermelerini sağlayacaksınız.

Bu ödülü tüm arkadaşlara armağan ediyorum. ancak 10 isim belirtmem kural gereği olduğundan kusura bakmayın sevgili dostlarım.

Banuca
Çoban yıldızı
Didem Karşılan
Didem
Kardeşim(buğra ve arda)
Gül
Güngör Ekinci
Ruhgezgini
Minimalist
Kamikaze

BİLGE

13 Haziran 2010 Pazar

okuduğum kitap


Geçen hafta sonu köye gittiğimde yağmur nedeniyle bahçemle ilgilenemediğim için daha önce okuduğum bir kitabı tekrar okudum. Güzel sürükleyici hepimizin bildiği bir konu işlenmiş aldatan erkekler ve aldatılan kadınlar.Yazar yaşadığı olayları ve yaptığı gözlemleri aktarmış .2. kez zevkle okudum..tavsiye ederim.

11 Haziran 2010 Cuma

SEV DEDİLER

Sev dediler
Sevmek istedim
Sevilecek yar bulamadım
Eğlen biraz gül dediler
Gülünecek zevk bulamadım
Gönlünce yaşa
Üzüntüyü boş ver dediler
Yaşamak istedim
Ölesiye severek hayatı
Yaşanacak hayat bulamadım..




BİLGE

3 Haziran 2010 Perşembe

KİMSESİZLİK


Ben kapıya doğru yönelince gözleri ışıldadı.Gözleri karanlık bir gecede parlayan bir ışık gibiydi.
Abla bizim dışarıya çıkmamız yasak yan bahçeye frizbimiz kaçtı alabilirmisin diye sordu.
Yan bahçe de her tarafı otlar bürümüştü.Biraz çekinerekte olsa onun isteğini yerine getirmek için otların arasına daldım ve frizbiyi buldum. O sırada tel örgüye abanmış ve merakla beni süzen bir sürü çocuk gözle karşılaştı bakışlarım,mutluluk çığlıkları çıktı hepsinin ağzından,içeriye girdim.
Kapıdaki çocuk frizbiyi aldı arkadaşlarına doğru koştu ve bir an durdu zayıf bir sesle teşekkür ederim abla dedi.
Aslında abla demesini yadırgadım.Teyze denecek yaştaydım daha sonra neden abla dediğini anlayacaktım.
Geçen haftalardan bir hafta sonu köyde eşimin iş ortağı ve eşini ağırladık.Pazar günü komşum ve çocuklarımın doktoru olan arkadaşım misafirlerinin geleceğini benimde gelmemi istedi.Misafirlerim pazar günü öğleden sonra gidince bende onlara gittim.
Benden 250-300 metre ilerde oturan arkadaşım kimsesiz çocukları ağırlıyordu.18 tane çocuk, (7 ve 12 yaşlarında) öğretmenleri bakıcı ablaları gönüllü anneleri olmak üzere oldukça kalabalıktı.
Herkese merhaba dedikten sonra arkamı bir döndüm beni kapıda karşılayan çocukla göz göze geldik elinde yeşil bir top bana bakıyordu,oynayalımmı dedim ama ben kaleci olurum dedi; tamam dedim .Kale 2 ağacın arasıydı ben şut atıyorum o çimenlerin üstünde yuvarlanıyor yaşasın gol olmadı diye bağırıyor çocuklar alkış tutuyor ,ben terlemiş bir şekilde nefes nefese ha bire şut atıyorum ama gol olmuyordu. Bana döndü bu işin tekniği var topu ayağında sektireceksin topu atacağın yere konsantre olacaksın öyle şut atacaksın dedi..
O sırada çocuklar gösteri yapmak için toplandılar ,herkes bir sandalyeye oturdu benim küçük arkadaşım sandalyesini hemen benim yanıma getirdi o da rap yaptı alkışladık.
Çocukları orman yolundan gölete kadar götürüp dolaştırmaya karar verildi her büyük 2 çocuğun elini tutacak öyle gidilecekti.Benim elimden maç yaptığım küçük arkadaşım ve onun kankası tuttu.Her şeyi merak ediyorlardı ben onlara   sadece okullarını derslerini sordum.onlar bana her şeyi anlatıyorlardı.Yeni başlayan bir uygulama nedeniyle evlerde kalıyorlardı.Evde bakıcı ablaları ve diğer sorumlu kişi varmış.
Gölet 1 km  den fazla uzaklıktaydı ben misafirimle sabah yürüyüşümü gölete kadar yapmıştım yorgundum ama çocuklardan ayrılmak istemedim.Benim küçük arkadaşlarım 2. sınıfta okuduklarını ,biri babam itfaiyeci bende itfaiyeci olacaktım ama şimdi doktor olacağım dedi diğer minik arkadaşım okul kapanınca babam beni yanına alacak dedi.Öğretmenleriyle konuştum o kadar çok hayal kuruyorlarki öyle bir şey yok dedi.
Onların bana neden teyze değilde abla diye hitap ettiklerini anlamıştım çünkü onlar kimsesizlerdi; Teyze, Dayı, Amca Hala diyecek kimseleri yoktu.
Ayrılık vakti gelince bütün çocuklara sıkı sıkı sarıldım.elimde onların bana verdiği papatya demetiyle evime doğru yol alırken kimsesizlik nasıl bir duygu acaba diye kendi kendime sordum cevabım yoktu,çünkü ben kimsesiz değildim o duyguyu bilmiyordum..

BİLGE